24 Ekim 2014 Cuma

Yeni Doritos Reklamını Sen Çek, 1 Milyon Dolar Kazanma Şansını Yakala!

2007 yılında Doritos, ABD’deki hayranlarını Amerikan Futbol Ligi’nin sezon finali olan Super Bowl sırasında yayınlanmak üzere kendi Doritos reklam filmlerini çekmeye ve göndermeye davet ederek, kendi Super Bowl fenomenini yarattı. Bu reklamlar, yapan kişinin çektiği şekliyle aynen yayınlandı ve Super Bowl sırasında yayınlanan, tüketicilerin yarattığı ilk reklam filmleri oldu!

Doritos, bu muhteşem organizasyonla sevenlerini 1 Milyon Dolar kazanma şansı ve bunun yanı sıra 1 sene boyunca  Hollywood’daki Universal Pictures Stüdyoları’nda Elizabeth Banks gibi yıldızlarla çalışma fırsatı yakalamaya çağırıyor. 

Unutulmaz Deneyim 

Bu yıl 9. kez düzenlenen Doritos Crash the Super Bowl’u kazananlar, büyük ödül olarak milyonlarca dolar para ödülü ve hayatlarının sonraki aşamalarında da farklı iş teklifleri aldılar. Örneğin; kendi yaptığı “Fashionista Daddy” reklamıyla 2013 yılında Crash the Super Bowl yarışmasında büyük ödülü kazanan Mark Freiburger, “Transformers 4”ün setinde yönetmen Michael Bay ile birlikte çalışma fırsatı elde etti. Mark, bugün büyük bir yetenek ajansı tarafından temsil ediliyor ve Universal ile FOX gibi dünya çapındaki stüdyoların film projelerinde yer alıyor.

Katılma Sırası Sende

Siz de hazırlayacağınız 30 saniyelik reklam filmini  (sözlü ise İngilizce) www.doritos.com.tr ‘de belirtilen teknik özelliklerle hazırlayıp tüm dünyanın beğenisine sunmak için 9 Kasım 2014’e kadar reklam filminizi çekip, rüya gibi bir iş ve 1 Milyon Dolar sahibi olmak için geri saymaya başlayabilirsiniz!

Katılım koşulları ve tüm detaylar için www.doritos.com.tr’yi ziyaret edebilirsiniz.

Bir boomads advertorial içeriğidir.

24 Mart 2014 Pazartesi

Size Özel Bir Sigortacınız Olsun İster Miydiniz?

Generali Sigorta’nın reklamlarını bir süredir izliyordum. Önce eğlenceli olması dikkatimi çekti, sonra bir arkadaşım aracı için bildiğim iyi bir sigorta var mı diye sorunca aklıma geldi Generali Ali diye:) Reklamları aklımda kalmış demek ki… Üşenmedim gittim sizin için aradım.

Zorunlu Trafik Sigortası veya kasko için Generali’nin 7/24 Özel Sigorta Danışmanlığı hattı 0850 555 55 55’i veya generali.com.tr den 1 dakikada teklif alabiliyorsunuz. Generali Sigorta müşterisi olmasanız dahi bir kez teklif alırsanız size kişisel sigorta danışmanı atıyorlar. Bilgi alan kişi her aradığında, karşısında aynı danışmanı buluyor. Böylece müşteriler sorunlarını her defasında baştan anlatmak zorunda kalmıyor ve telefonda uzun uzun beklemeden işlerini kolayca halledebiliyor. Bildiğiniz size özel bir sigortacınız oluyor:)

Bu arada Generali 1831 yılında İtalya’da kurulmuş ve 150 yıldır Türkiye’de faaliyet gösteriyormuş. Tüm dünyada 65 milyonu aşkın müşterisi varmış. Bir sigorta şirketi için oldukça güvenilirler yani.

Bugünlerde Zorunlu Trafik Sigortasında %70’e varan indirimleri varmış. Eğer yakın zamanda zorunlu trafik veya kasko sigortası yaptıracaksanız Generali’den teklif almadan yaptırmayın derim. Teklifler kişiye ve arabaya özel yapıldığı için indirimler de kişiden kişiye farklılık gösteriyor. Bu yüzden teklif alırken yaşınız, arabanızın yakıt türü gibi etmenler de önemli oluyor.

Hemen teklif alıp indirim kazanmak isterseniz, 31 Mart’a kadar generali.com.tr yi ziyaret edin.

1 Dakikada Teklif Almak için Tıklayın.

 

Bir boomads advertorial içeriğidir.

25 Şubat 2014 Salı

Uzun Aradan Sonra Keyifli Bir Film: TERMINAL


Yazmayalı ne kadar da uzun zaman olmuş. Aslında o kadar da çok  film seyrediyorum ki şu sıralar ama bir türlü fırsat bulup  yazamadım. Dün akşam izlediğim  bir Tom Hanks filmi olan Terminal'den sonra bunu kesinlikle yazmalıyım dedim. Yahu bu adamın bir tane mi kötü filmi olmaz. Yok işte, izliyorum izliyorum hepsini beğeniyorum. Bunu da çok beğendim. 

Filmin adı: Terminal.  Yapım yılı: 2004, Oyuncular: Tom Hanks, Catherina Zeta-Jones, Stanley Tucci. Yönetmen: Steven Spielberg. imdb puanı: 7.3





Filmde Tom Hanks bir Sovyetler Birliği vatandaşıdır ve Newyork'a uçar. ancak havaalanında vize işlemleri sırasında bir sorunla karşılaşır. Şöyle ki ülkesinde devrim olmuştur ve pasaportu geçersiz hale gelmiştir. Bu nedenle ülkeye girişine izin verilmez. Böylece havaalanında mahsur kalır. Ama hiç şikayetçi olmadan yaşamaya devam eder. Artık yeni adresi 67 nolu kapıdır.

Sonuç olarak, Catherina Zeta-Jones güzel, film güzel. İzlemenizi kesinlikle tavsiye ederim.

27 Eylül 2012 Perşembe

Böyle Giderse Televizyon Başından Kalkamayacağız



Önceden 1 dizim var haftada salı günleri onu seyrediyorum sadece derdim. Derdim diyorum ya o geçmişte kaldı çünkü. Şimdi bakıyorum, diziler birbiri ardına patlıyor kanallarda. Hızına yetişemez olduk resmen. Hangi birini izleyeceğimizi şaşırdık. Hatta öyle ki reklam gelse de diğer kanaldakine bi göz atsak diye reklamları bekler olduk:)

Şaka bir yana siz de farketmişsinizdir. bu sene gerçekten iddialı diziler girdi ekrana. Ben de birlikte bir kritik yapalım, kimler neler izliyormuş bakalım diye bu yazıyı yazmaya karar verdim.

Önce geçen sezondan kalıp yeni dönem açılışlarını yapan dizilerden başlayalım. İçlerinde en parlağı kuşkusuz Muhteşem Yüzyıl dı. Kadrosuna dahil ettiği yeni oyuncuları ve entrika dolu senaryosuyla bu yılda malum gözde olmaya devam edecek gibi.

Öyle Bir Geçer Zaman ki de en çok diziye yeni katılan Aylin'in kızı Deniz'i sevdim. Boncuk gözleri, tatlı gülüşüyle diziden ayrılan annesini aratmıyor. Ama oyuncu kadrosu bir hayli değişmiş. Takipçileri devam eder mi bilmiyorum:)

Siz de Adını Feriha Koydum dizisinde oh be Feriha ayrıldı da kurtulduk diyenlerden misiniz. Ben valla öyle diyorum. O ne soğuk, ne donuk ne sinir bozucu bir yeteneksizlik abidesiydi öyle. Yeni dizisi de başladı. Ama kız aynı donuk tip gene değişen bişey yok. Emir'in Yolu na gelince yeni gelen kızlardan Polis Can'ı sevdim. Süt kızdan hiç hazzetmedim. Feriha kadar gıcık:) Emir'e gelince ona aşık rolü yapmak yakışıyor. Böyle sersefil rollerde pek gözüm alışamadı.

Ya Şu Arka Sokakları ve Akasya Durağı'nı kim izliyor. Bizi kurtarın artık şu iki diziden. Ay İmdaaaaaaaaat diye bağırasım geliyor kanalı açıp da gördüğüm anda. Hiç izlemediğim halde vallahi de biliyorum  aynı şeyler dönüp dolaşıyor. Ne olur Kanal D yapma. Kaldır artık şu dizileri.


Yeni dizilere gelecek olursak. Dönem dizilerine insanların ilgisinin daha fazla olduğunu keşfettiler sanırım yapımcılar. Bu sene bir sürü dönem dizisi var. İlki Son Yaz isimli balkan dizisiydi. Ben ilk bölümünü izlemedim ama şöyle bir reklam arasında göz attığımda Elveda Rumeli dizisinde oynayan oyuncuların çoğunun bu dizide de olduğunu gördüm. Bir de dikkatimi çeken Tuğçe Kazaz rumeli lehçesini öyle bir konuşuyordu ki. Ne dediğini bile anlayamadım. Maşallah yabancı birdil konuşuyor sanki:)

Huzur Sokağı'nın kitabını taa lise yıllarında okumuştum ama dizisini sevmedim. Hiç samimi bulmadım. Çok yapmacık geldi. Seneler önce Türkan Şoray'la İzzet Günay'ın oynadığı filmi ise tek kelimeyle muhteşemdi. Keşke filmin adını hatırlayabilseydim. size gönül rahatlığıyla tavsiye edebilirdim.

Kayıp Şehir ise başta Sezen Aksu'nun sesiyle başlayan o güzel şarkısıyla etkiliyor insanı. Diziyi izlenmeye değerr bulduğumu söyleyebilirim. Gökçe Bahadır ve Uğur Polat'ın yeteneklerine de hayran kaldığımı ekleyebilirim. Dizinin sivrilen karakteri İrfan ise biraz sinir bozucu. Sorumsuzluğu rahatsız ediyor. Kuru temizlemeciden gömleği çalıp kardeşini zor durumda bırakması, annesinin bilezik parasını harcaması, kendisine emanet edilen çamaşır makinesini kamyonetten düşürmesi.....Bu kadarı da fazla dedirtiyor.

En Sevdiğim Dizi ye gelelim. İşler Güçler. Yaz dizisi olarak başladı. yeni sezonda da devam ediyor ama gece 23.15 'e koymuşlar diziiyi. Eee yarın işe gidicez, nasıl olacak, nasıl seyredicez. Kanal yetkilleri makul olun biraz ama olmaz ki... Ahmet Kural'a Murat Cemcir'e Sadi Celil Cengiz'e haksızlık etmeyin. Sonuçta ünlü olmak onların da hakkı. Nasıl tanınacak bu adamlar dizileri geceyarısı yayınlanırsa;)

4 Eylül 2012 Salı

Yeni ayakkabılarım

Aldığım her ayakkabıyı burdan yayınlamam şart mı? Şart tabii:) Ne yapayım, mutluluğumu paylaşıyorum. Hem belki fikir verrmiş olurum.

Bu defa eşimin kardeşinin düğünü için aldım. Kendilerini moda avcıları olarak adlandıran bir grup insan ayakkabı ve çantanın takım olması modasının çoktan geçmiş olduğunu ısrarla ve bangır bangır belirtmiş de olsa, ben gelenekçiyim diyorum:) Ayrıca nostaljik bir kızım:) ne yapayım böylesi hoşuma gidiyor. Ayrıca daha zengin duruyor:) Bakalım siz ne diyeceksiniz ayakkabılarım ve çantam için:)



Bu arada bu sene bu renk çok moda. Nar çiçeği deniliyor. Hemen hemen bütün mağazlarda değişik varyasyonlarını bulmak mümkün. Hatta öyle ki ayakkabısını bir mağazadan çantasını diğer mağazadan almak mümkün. Renk o kadar tutuyor yani:)

Bu arada sayfamı ziyaret edip beğendiyseniz, izleyicim olmaya ne dersiniz. Ayrıca yorumlarınız da benim için çok önemli onu da belirtmek isterim:)

30 Ağustos 2012 Perşembe

Uzun bir Aradan Sonra Güzel Bir Film: Yeni Hayat



Yazın pek fazla film izlemeye vakti olmuyor insanın. Malum havalar güzel, özellikle akşamları evde oturup film seyretmek veya sinemaya gitmek yerine sahilde yürüyüşe gitmek veya çay bahçesinde oturup dondurma yemek daha cazip geldi.

Ama geçen hafta pazar akşamı, ertesi gün işe gidicem tatil bitti ne yazık ki diye hayıflanırken televizyonda kanallardan birinde rastladım bu çok sevdiğim Tom Hanks  filmine. Tom Hanks'ı mi seviyorrsun yoksa Tom Hanks'ın bu filmini mi seviyorsun derseniz her ikisini de derim:) Cümlemden anlaşılacağı üzere evet filmi daha önce de izlemiştim. ama severek tekrar izledim.

Böyle Robinson Cruse tarzı adada yaşam mücadelesi verme filmlerini her zaman çok sevmişimdir. adaya düşen adam ağaçlardan kendine ev yapar, çubukları birbirine çarptırıp ateş yakmayı başarrı, balık avlamayı öğrenir, adada keşif yapar... falan filan. Çok severim, böyle şeyler izlemeyi.

İşte Tom Hanks'ın nerdeyse tek kişilik bu filmi de tam anlamıyla benim aradığım türdendi. Chuck Noland kargo şirketinin uçağıyla giderken uçak düşer ve kahramanımız kendini kimsenin yaşamadığı ıssız bir adada bulur. En büyük şansı birkaç kargo paketinin de onunla birlikte karaya vurmuş olmasıdır. Chuck bu adada 4 sene geçirir. Adadaki tek arkadaşı ise kargo paketlerinin birinden çıkan voleybal topunun üzerine kendi kanıyla çizdiği bir surat olan Wilson'dur.



Filmin bilgilerini de yazalım hemen tam olsun. Orjinal Adı: Cast Away. Yönetmeni: Robert Zemeckis, Başrol Oyuncuları: Tom Hanks, Helen Hunt. imdb puanı:7.6 ve yapım yılı: 2000.

3 Temmuz 2012 Salı

Televizyonda Ne Var: Köpekbalığı Adamlar

Yaz geldi, diziler sezon finali yaptı. Haliyle akşamları televizyonda ne izlesek konumuna düştük. Aslında kanallar birer birer patlatıyor bombalarını. Bir sürü yazlık dizi boy göstermeye başladı ekranlarda. Ama ben yaz akşamlarında dizilere çok bağlı kalmayı sevmiyorum. Akşam serinliğinde dışarı çıkıp dondurma yemeye gitmek veya balkonda çay keyfi yapmak varken ne gerek var şimdi dizilere bağlanmaya öyle değil mi?

Peki ya canımız televizyon seyretmek isterse? Ortasından dizi izlemek hiç de keyifli olmaz herhalde:) O zaman  hemen B planınını uygulamaya geçirip belgesel kanallarına bir geçiş yapıyoruz. İşte böyle zamanlarda bu belgesele rastlarsam yaşadığım mutluluğu size anlatabilmem mümkün değil herhalde:) Köpekbalığı Adamlar...

National Georaphic kanalında yayınlanan belgeselde balıkçı, bilim adamı, mühendis, kameran gibi çeşitli meslek gruplarından oluşan bir ekibin köpekbalıklarını yakalayıp, işaretleme ve biyolojik örnek  alma çabalarını izliyoruz. O kadar dikkatle izliyorum ki artık ben bile tanıyorum birçok köpekbalığını:) Aaa bu yaralı yüz veya bu da buruşuk kuyruklu Lucy diyebiliyorum hemen:)

Tam tatil zamanı, plajlarda uzanıp, denizlerde serinlemek varken, şimdi nereden çıktı bu köpekbalıkları diyeceksiniz belki ama. İzleyince korkunun yerini ben de sempati aldı bu biraz büyükçe balıklara karşı. Tabii yine tatilimde karşılaşmayı pek istediğimi söyleyemicem:)) Şimdilik belgesellerde kalsa iyi olur. Neyse rastlarsanız televizyonda izlemek için bir fırsat verin bence...